Değerli Medya Ege okuyucularına sağlıklı günler dileyerek, Eylül Karakuş ile Sağlık Köşesinin kıymetli konuğu Doç. Dr. Murat TURFAN ile yapmış olduğumuz özel röportajı sizlerle paylaşmak istiyorum. Etik değerlerden ödün vermeden hastalarına en doğru tanı ve hızlı tedavi hizmetini sunan Murat TURFAN hastalarının yaşam kaliteleri yükselterek onları sağlıklarına kavuşturmayı hedefliyor. Şimdi siz değerli Medya Ege okuyucularımıza Doç. Dr. Murat TURFAN’ı kısaca sizlere tanıtmak istiyorum. Hemen ardından kahveleriniz hazırsa sizi çok özel ve samimi bir sohbete davet ediyorum.
1979 Ankara doğumlu olan Doç. Dr. Murat TURFAN ; 1997 yılında başladığı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni 2003 yılında derece ile bitirmiştir. Aynı yıl Tıpta Uzmanlık Sınavı'nda dereceyle kazandığı Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Kardiyoloji AD'da ihtisas eğitimine başlamıştır. 2009 yılında zorunlu devlet yükümlülüğü hizmetine SB Etlik Araştırma ve Eğitim Hastanesi'nde başlayan TURFAN, 2011’ de istifa etmiştir. 2011 Nisan ayında Bezmialem Vakıf Üniversitesi'nde Öğretim Görevlisi Uzman Doktor olarak çalışmaya başlamış olup 2012 yılında Yardımcı Doçent, 2014 yılında Doçent Doktor ünvanlarını almıştır. Spor kardiyolojisi alanında eğitim almış olup aynı zamanda FIFA sertifikalı hekimdir. Akademik kariyeri süresince birçok yurtiçi, yurtdışı konuşmaları, yayınlar ve çok merkezli çalışmaları olmuştur. Yurtiçi ve yurtdışı bilimsel derneklerin üyesidir. Murat TURFAN, Acıbadem Taksim Hastanesinde görev yapmaktadır. Merhaba Murat Bey, öncelikle Eylül Ayça Karakuş ile Sağlık Köşesine ayırmış olduğunuz zaman için teşekkür ediyorum size. Hemen ilk sorumla başlamak istiyorum izninizle...
1.Kalp ve damar hastalığı nedir?
Merhaba Eylül Hanım. Bu özel çalışmanızda bana yer verdiğiniz için ben de size teşekkür ediyorum ve Medya Ege okuyucularına sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Kalp damar hastalığı; kabaca kalbi besleyen koroner arterlerin daralmasıyla oluşan bir tablodur. Ancak aslında ateroskleroz dediğimiz atar damarları tutan tıkayıcı bir hatalığın kalpte görülmesidir. Bu hastalık beyin ve bacak damarlarını da tutabilir.
2.Kalp krizi nedir ve kalp krizine dair ilk bulgular nelerdir?
Kalp krizi, kalbi besleyen damarların beslenme bozukluğuna ve kalp kası ölümüne sebep olacak derecede daralması veya tam tıkanmasıdır. Klasik belirtisi göğüs ağrısıdır. Ancak ani başlayan nefes darlığı, bayılma gibi yakınmalar da olabilir. Maalesef bazen direk ölüm gelişebilir.
3.Göğüs ağrısı çeken biri kalp krizi geçirip geçirmediğini nasıl anlarız, kalp hastalığı tanısı nasıl konulur?
Göğüs ağrısı varsa kalp krizi ayrımını evde yapamazsınız. Ağrıyı geçiştirmek için evinizde bulunan ağrı kesicileri içmek doğru bir yöntem değildir. Maalesef bu yöntemi çok sık kullanan bir toplumuz, en kötü alışkanlıklarımızdan biri diyebilirim. Göğüs ağrısı çeken kişinin en yakın Acil servise başvurması gerekiyor.
4.Kalp hastalığında genetik faktörler etkili midir?
Evet etkilidir. Kısaca sıralayacak olursak eğer ;Hem kalp hastalığı hem de kalp hastalığı için risk faktörü olan şeker, hipertansiyon da genetik önemlidir.Ailenin öyküsü bizim için önemlidir. Ritm problemlerinin bazıları aileseldir. Kalbin kaslarını tutan hastalıkların bir kısmı genetikdir.
5.Erken ölümlerin birinci nedeni kalp krizi diye biliyorum. Kişi, size geldiğinde kalp rahatsızlığının hangi evresinde geliyor?
Yani bilinçli hasta profiline sahip bir ülke miyiz?Kimileri sadece aile öyküsü olduğu için geliyor. Kimileri de göğüs ağrısı ya da nefes darlığı ile başvurabiliyor. Kalp hastalıkları konusunda bilinçliyiz ama sağlıklı yaşamak konusunda değiliz. Kalp hastalığının ciddiyetini biliyoruz ama üzgünüm kalbimize iyi bakmıyoruz.
6.Sağlıklı beslenme, alkol, sigara, spor, uyku düzeni bu faktörler kalp hastalığını ne yönde etkiliyor?
Hepsi etkiliyor. Tüm çalışmalar yaşam tarzı değişikliklerinin önemini göstermiş. Sağlıklı beslenmemeye motive bir toplumuz diyebilirim. Kalp dostu mutfak alışkanlığına ne yazık ki sahip değiliz. Ülkenin ekonomik durumundan tutun, oturduğumuz evlerin yaşam kalitesine uygun olup olmaması bile kalp sağlığını riske atıyor.
7.Pandemi sürecinde kalp krizi geçiren hasta sayısında ve tedavisi devam eden hastalarınızda neler gözlemlediniz?
Hasta sayısı azaldı ama bunda hastane başvurusunun azalması ile alakalı. Geç başvurulardan dolayı kalp yetmezliği arttı. Uzun süre eve kapanmalar hareketsizlikle beraber insanlarda stresi de artırdı.
8. Kalp pili nedir ve kimlere takılır?
Kalp pili kalbin lektrik sistemini module eden cihazdır. Kalp yetmezliğinde ve ritm problemlerinde takılır. Üç tip kalp pili vardır. Klasik kalp pili : Kalbin ritmi aşırı derece düştüğü zaman uygulanıyor. Şok cihazları : Kalbin ritmi çok hızlandığı zaman nöbetçi kardiyolog gibi kalbe elektrik vererek kal normale döndürüyor. Üç odacıklı kalp pili: Kalp yetmezliğinde kullandığımız kalp pilleri var. Kalp yetmezliğinde kasılma koordinasyonu bozuktur. Etkin bir pompalamak sağlamaz. Bu koordinasyonu sağlamak için vücuda üç odacıklı kalp pilleri takarız. Ritm bozukluğu olmadığı ama kalbin koordineli kasılmasının bozuk olduğu durumlarda işe yarayan kalp pilidir. Kalp pilini ritm problemlerinde kullanıyoruz. Mümkün olduğunca da takmamaya gayret ediyoruz. Çünkü kalp pilini taktıktan sonra geri almak biraz sıkıntılı bir süreç. Hastanın gerçekten kalp piline ihtiyacı olduğunu anladıktan sonra kalp pilini takma işlemini gerçekleştiriyoruz.
9.Hasta ve hasta yakınları arasında kurduğunuz bağdan bahseder misiniz biraz?
Optimal bir empatiye ve karşımdakinin asıl sorununa odaklanmaya dayalı bir ilişki diyelim. Güven duygusuna çok önem veririm. Hastalarımın ve hasta yakınlarının bana duydukları güven benim için değerlidir.
10.Sosyal medyadan takip ettiğimiz kadarıyla, hesabınızı tamamen sağlık bilgilendirmesi için kullanıyorsunuz. Sosyal medyaya bu anlamda zaman ayırıyorsunuz. Yoğun temponuz arasında sosyal medyaya zaman ayırmak sizi yormuyor mu?
Hem yardım alıyorum hem de ölü vakitlerimi kullanıyorum. Ama ekstra bir zaman harcamamaya çalışıyorum. Günümüz teknolojisini sağlıklı kullanarak, hastalarımıza sosyal medyadan da faydalı paylaşımlarda bulunmaktan mutlu oluyorum.
11.Teknolojinin hızına yetişmenin zor olduğu bir dönemdeyiz. Modern Tıp için konuşacak olursak, siz bu konuyla ilgili neler söylemek istersiniz?
Kardiyolojiyi seçme sebebim içimde teknolojinin çok fazla olmasıydı diyebilirim. Teknolojiyi yakından takip ediyorum ve keyif duyuyorum. Şunu açıkça ifade etmem gerekiyor ki her yeni teknolojiye balıklama atlamayıp beklemek tarafındayım. Teknoloji ve tıp hele ki kardiyoloji birlikteliği olmasa olmaz. Her yeni çıkan bişey onun iyi olduğunu göstermiyor, büyük kitleler üzerinde denenmiş olması gerekiyor. Ve bunun yanı sıra, hastanın operasyonunda kullanılan malzeme de çok önemli. Malzemenin kalitesine özen göstermek zorundayız. Alet işler, el övünür diye bir söz vardır. Bir doktorun el becerisi önemlidir yalnız tek başına bir iş değildir. Bir neşterle attığınız kesi işinizi dakikalarca uzatabilir, kullandığınız stent kötü bir marka ise damar içinde komplikasyonlara yol açabilir. Benim genel prensibim “Babama kullanmadığım bir malzemeyi hiç kimseye kullanmam.
12.Çok kutsal bir mesleğiniz var ve branş olarak kayıpları çok fazla olan bir bölümdesiniz. Eminim birçok hayatları kurtarabildiğiniz, yaşamlara dokunabildiğiniz gibi maalesef kaybettikleriniz de oluyordur. Böyle zamanlarda tam olarak ne hissediyorsunuz?
Eylül Hanım şunu öncelikle söylemeliyim ki empatiyi mesleğe ilk başladığım zamanlarda çok fazla yapıyordum. Zamanla bunu almam gerektiğini düşündüm ama empati duygusunu hayatımdan yok etmem elbette mümkün değil. Hastalarım benim için çok kıymetli, onlar için elimden gelenin fazlasını yaptığımı söyleyebilirim. Özellikle kendime benzettiğim yani yaş, aile yapısı vs. olarak hastalarda daha yıkıcı oluyor. Ama zaman içinde bu duyguda çok kalmamak lazım. Her insan kıymetli. Bir sonraki hastaya faydalı olmak için profesyonel davranmak lazım. Her hasta kaybettiğimde inanın bana ruhumda bişeyler kaybediyorum.
13.Son olarak, Murat TURFAN kalbine iyi bakıyor mu diye sorsam cevabınız ne olurdu? Ve Medya Ege okuyucularına kalplerine iyi bakmaları ile ilgili ne önerirsiniz?
Düzenli spor yapıyorum. Ve tabii aile öykümüz olduğu için kontrollerimi de... Tek problemim tatlı düşkünlüğüm ama aşacağım, umarım, yani inşallah...Medya Ege okuyucularıyla bu özel röportaj aracılığıyla bir araya gelmekten onur duydum. Önerebileceğim en değerli şey kalplerini ihmal etmesinler ve sene de bir kez olsun kardiyoloji polikinliğini mutlaka ziyaret etsinler derim. Çünkü kalp ciddi bir iştir, şakaya gelmez... Kalbinizi dinleyin ve kalbinize iyi bakın. Size de ayrıca teşekkür ediyorum, benim için keyifli bir sohbet oldu. Umarım tüm okuyucularımız için de şifa niyetinde bilgi paylaşımı olmuştur.
Doç. Dr. Murat TURFAN ‘a samimi açıklamaları için canı gönülden teşekkür ediyorum. Doktorumuzu duydunuz sevgili dostlar, kalp şakaya gelmez... Kalbinize ve kendinize iyi bakmanız dileğiyle hoş çakalın...