Yeni araştırmaya göre; henüz tedavi başlanmadan önce bazı kanser türleri kalbin görünümünü ve işlevini değiştirebiliyor.
Kanser hastaları, daha büyük bir kardiyovasküler problem riski ile bağlantılıdır. Ayrıca kanser ve kalp hastalığı, obezite ve tütün kullanımı dahil olmak üzere çeşitli risk faktörlerini paylaşır.
Kemoterapi öncesi kanserli kişilerin temel kalp sağlığı hakkında bir fikir edinmek için Kanada'daki araştırmacılar, meme kanseri veya lenfomalı 381 kişiyi ve kanser veya kardiyovasküler hastalığı olmayan 102 kişiyi işe aldı. Her iki gruba da kardiyak MRI taramaları yapıldı. Araştırmacıların kalbin görünümünü ve işlevini değerlendirdiler.
Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, kanserli kişilerde sol ventrikül fonkskiyonlarında bozulma vardı. Bu, kalp atışı başına daha az kan pompalamasına neden oluyordu. Son olarak, kanserli insanların kalplerinde iltihaplanma belirtileri görüldü.
Şimdiye kadar yapılan araştırmaların çoğu kemoterapinin kardiyovasküler sistem üzerindeki etkisini anlamaya odaklanmıştı. Kemoterapi, hızlı büyüyen kanser hücrelerini öldürerek çalışır, ancak bu tedaviler sağlıklı kalp hücrelerine de zarar verebilir. Göğüs kanseri ve lenfomayı tedavi etmek için kullanılan antrasiklinler gibi kemoterapi ilaçlarının sol ventrikül disfonksiyonu, kalp yetmezliği ve iltihabı içeren yan etkileri vardır. Diğer spesifik kanser ilaçları ve göğse radyasyon tedavisi de kalbi etkileyebilir.
Kanserin aslında bu değişikliklere nasıl neden olabileceğine gelince, sistemik inflamasyonun muhtemelen bir rol oynuyor olabilir. Kanser bağışıklık sistemini harekete geçirirken, bağışıklık tepkisi iltihabı tetikler ve bu da kardiyovasküler sistemi etkileyebilir.
Temel sorun şu gibi; "Kanseri tedavi ettikten sonra ortadan kalkacaklar mı? Veya bu anormallikler, bu hastaların gelecekte daha fazla kalp sorununa maruz kalacağı anlamına mı geliyor?"